Keykubadiye Sarayı’ndaki 800 yıllık akarsu kanalları dolaşma yüzüne çıkarılıyor

Selçuklu Sultanı 1. Alaeddin Keykubad eliyle 1220’li yıllarda Kayseri’bile yaptırılan Keykubadiye Sarayı’nda bitmeme eden kazı çalışmalarında pişmiş topraktan yapılmış su kanallarına rastlanıyor.

Sultan I. Alaeddin Keykubad’ın yaz aylarını geçirdiği, Moğolların Kayseri’yi istilası sırasında yıkılan sarayın kalıntılarını dönem yüzüne yararlanmak üzere icraat sürüyor.

Kayseri Şeker Fabrikası arazisinde devam eden kazı çalışmalarında sarayın faklı dönemlerde bile kullanıldığı belirlendi.

Selçuk Üniversitesi Gökçe Yazın Fakültesi Konuşma Tarihi Bölümü Akademisyen ve Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Büyük Temel, AA muhabirine, çalışmaların tonozlu bina çevresinde bitmeme ettiğini söyledi.

Kazılarda makro buluntulara rastladıklarını anlatan Kelle, alelhusus ortaya çıkarılan “kubbealtı” bölümünün kendilerini haddinden fazla heyecanlandırdığını rapor etti.

Prof. Dr. Ali Temel, kazı çalışmalarında değişik dönemlere ait duvarlarla karşılaştıklarını belirterek, şunları kaydetti:

“Yaptığımız kazı çalışmaları sırasında değişik dönemlere ait duvarlar, döşemeler, tandırlar ve Osmanlı’nın son dönemlerinde rahat namına kullanılmaya başlanan lüleler (kötü çubuğu) ortaya çıkıyor. Onların ortaya isabet olması bize buradaki hayatın Selçuki sonrasında birlikte bitmeme ettiğini gösteriyor. Alelhusus 17. yüzyıldan itibaren tütünün Osmanlı’ya girdiğini yahut 18. yüzyılda yaygınlaştığını biliyoruz. Bunaltıcı namına bulunması burada sunu azından geç dönemde tıpkısı yerleşmenin olduğunu bize göstermektedir.”

“Çok sayıda akarsu yolu var”

Dört kemerli köşk etrafında künklerle (pişmiş yer veya betondan işlenmiş ağırbaşlılık akarsu borusu) yapılan akarsu kanalına haddinden fazla çok rastlamadıklarını anlatan Temel, tonozlu yapı etrafında ise künklerle berenarı kalın karşılaştıklarını dile getirdi.

Baş, tonozlu çatı çevresindeki hafriyat çalışmalarında su sistemiyle ilişik haddinden fazla aşkın veriye ulaştıklarını vurgulayarak, “Neredeyse istinatgâh künklerle akarsu yollarıyla tıpkısı apışlık kabil örülmüş durumda. İleriye yönelik yapacağımız çalışmalarda suyun nereden geldiğini, şüphesiz taksim edildiğini gösteren verilerle karşılaşırsak bununla ilişkin adına henüz farklı şeyler gelir imkanımız olabilecektir.” diyerek konuştu.

Künklerin değişik model ve çaplarda olduğuna değinen Esas, şöyle devam etti:

“Bilfarz bazılarının çapı küçükken, bazılarının çapları çokça daha büyüktür. Tabii bunların yararlanma amacının akman suyun getirilmesi yahut pis suyun atılmasıyla ilgili olduğunu söyleyebiliyoruz. Özellikle tonozlu yapının arkasında benzeri merkezde ağır kendisine bu künklerin farklı yönlere bozgun olması, oraya mümasil bire bir birimde sanki böyle aynı akarsu dağıtım sisteminin olduğunu gösterecek şekilde fen sunuyor. Bunu elbette ileriki çalışmalarda ancak ortaya koyabileceğiz. Kesin olarak şimdilik bire bir şey ikna etmek pres. Hele bu bölümde çokça sayıda akarsu yolu var diyelim. Yani künklerle suyun ayrımlı yerlere kanalize edildiğini görüyoruz.”

Share: