Ersin Tatar: Ege’de yapılanlar hukuksuz

Ersin Tatar, Yunanistan’ın Iye adalarını anlaşmalara muhalif tıpkısı şekilde silahlandırdığını ve bunun barışa hizmet etmeyeceğini söyleyerek, Maşrık Akdeniz gazının yarıya yakınının Kıbrıslı Türklerin hakkı olduğunu belirtti.Yıldız Kıbrıs lideri Ersin Tatar, Yunanistan’ın Ege adalarını anlaşmalara aykırı bir şekilde silahlandırdığını ve bunun hiçbir alanda barışa hizmet etmeyeceğini söyleyerek, Şark Akdeniz’dahi bulunan gazın yarıya yakınının ise Kıbrıslı Türklerin hakkı olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan TEKNOFEST 2022’deki konuşmasında “Adaları karışma etmeniz falanca bizi bağlamaz. Vakti saati geldiğinde gereğini yaparız. Hani diyoruz ya, bire bir tün ansız gelebiliriz. Yunanistan’a bizim yegâne cümlemiz var: İzmir’i unutma” ifadelerini kullanmıştı.

Tatar, Türkiye ile Yunanistan ortada gerginliğin tırmandığı, Şark Akdeniz’birlikte doğal gaz taharri faaliyetlerinin bitmeme ettiği bir dönemde DW Türki’nin sorularını yanıtladı. Tatar, Yunanistan ve S-300’ler, Kıbrıs sorunu ve Akdeniz’deki etüt çalışmalarının yanında kış aylarında Kıbrıs’ta işlenen Halil Falyalı cinayeti ve suç çeteleriyle mücadeleye ilişik birlikte değerlendirmelerde bulundu.

DW Türki: Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerilimin serencam dönemde yavaş yavaş tırmandığını görüyoruz. Akıbet kendisine Cumhur Reisi Erdoğan’ın üstelik açıklamaları oldu. Siz bu sonuç gerginliği pekâlâ değerlendiriyorsunuz ve Kıbrıs sorununa etkisi ne düzeyde?

Ersin Tatar: Ayrımsız sefer elbette dolayı gerilince Kıbrıs’ın da ayrımsız kat elan önemi ve güncelliği ortaya çıkıyor. Belirgi itibariyle Iye adaları, Ege Denizi ve Maşrık Akdeniz benzeri bütündür. Türkiye’yi dahi yer yakından ilgilendiren bire bir meseledir. Zımnında Kıbrıs dediğimizde Kıbrıs meselesi Türkiye’yle birlikte henüz anlamlıdır. Zira ayrı değillerdir. Kıbrıs’ın geçmişi ve yaşananlar vardır. ‘Kıbrıslı’ diye niteleyerek bir ulus namevcut, iki ayrı el vardır. Kıbrıslı Türkler var, benzeri bile Kıbrıslı Rumlar var.

Bütün bu meselelere Kıbrıs’tan baktığımızda Veli adaları olsun, Doğu Akdeniz olsun Türkiye’yle bu arada kıymetlendirmek durumundayız. Çünkü Türkiyesiz Kıbrıs meselesi sürdürülemez. Türkiye taraftır, 1960 anlaşmaları ile garantör bir ülkedir. Anadolu tarafı hala henüz Kıbrıs Cumhuriyeti olarak için devam etmektedir. Kullanılmamış bir barışma olmadığına bakarak 1960 anayasası ve kuralları bitmeme kırat. O da ne diyor? Türkiye Cumhuriyeti garantördür. Türkiye Cumhuriyeti’ne sorgusuz sualsiz hiçbir öz yapamaz.

Kıbrıs’ta kondisyon buyken Veli adalarında yapılanlar birlikte hukuksuzdur. Çünkü Lozan Anlaşması’na bakarak 3 mildir karasuları. Bu 3 mili geçmiş 6 yaptılar, şimdi henüz aşkın bahsetmektedirler. Dolayısıyla bu İstanbul Boğazlarından Akdeniz’e geçmek üzere Türk gemilerine yüklülük yaratıyor. Albeni sahası elan bile sıkıntıya giriyor. Zira üç balçık nerde, şeş mil nerde, 12 çökelge nerde? Nedeniyle Türk uçaklarına hava sahası bakımından sıklet yaratıyorlar. Hukuksuzluğu işleyen onlardır, Türkiye değildir. Türkiye Cumhuriyeti benim anladığım ve izlem ettiğim kadarıyla Lozan Anlaşmasına sadıktır, o üstelik üç mildir.

Benzeri da Lozan Anlaşması’na ve uluslararası hukuka karşın silahlandırıyorlar bilcümle bu adaları. Vakit Kaybetmeden o galiba adalar değil, 150 modül sıradan cezire de varmış o Ege Denizi içre. Türkiye’nin burnunun dibinde, hepsini silahlandırmışlar. Deminden bu tek barışa hizmet etmez. Hiçbir anlaşmaya üstelik hizmet etmez. Hukuksuzluktur. Haritaya baktığımızda epey tehlikeli boyutlara gelmiştir oradaki silahlanma. Zira silahlanmalarla gelişigüzel Amerikan üslerinden bahsediliyor. Yani ayrımsız bakıma orada Türkiye Cumhuriyeti’nin burnunun dibinde Lozan Anlaşması ve apayrı anlaşmalara karşın silahlanmayla benzeri emrivaki yapmaya çalışıyorlar.

Bütün bunlar katiyen kabul edilemez ve bittabi Türkiye çokça erinçsiz. Cumhur Reisi Erdoğan üstelik bu S-300 olayından sonradan mesajını vermiştir “İzmir’i unutmasınlar” şeklinde. Çünkü daha çok bardağı taşırma noktasında. Ama ne Türkiye ne tığ elbette benzeri çekişme, tıpkı patırtı istemeyiz. Bunu dahi söylemiş olalım. Zira uğraş demek, patırtı söylemek aha Ukrayna’de görüyoruz, çokça şiddetli şeylerdir. İnsanlar, halklar bunu hak etmezler. Zımnında bu işlemler ancak soğukkanlı ve birbirimize okkalı tıpkı şekilde çözülebilir. Ama maatteessüf paçarız saygıyı göremiyoruz.

“Solcusu da sağcısı de devletine erbap kazanç”

Lazım siz gerekse Türkiye artık iki devletli tıpkısı çözümü savunuyor. Fakat bu bile cebin taraftan ve arsıulusal toplumdan şu anne kadar kabul görmedi. Bu durumda soruna bittabi çözüm bulunacak?

Esasında barış 1974’te geldi. O zamandan bu yana kimsenin burnu kanamadı. Demin şu anda tıpkısı anlaşmadır yarım yamalak olan, yoksa hazar var. O anlaşma öyle ayrımsız anlaşmadır kim gene arbede, kavga olmasın. Zira benzeri barışma kusurlu olursa o devir gene patırtı, ihtimal uğraş evet. ve bugünü çokça ararız. Zımnında tıpkısı ahir adımın haddinden fazla dikkatli olması lazım. Muadele ve buyuru temelinde olması geçişsiz. Onun amacıyla bakir siyasetimiz hâkim eşitliğe dayalı.

İstediği büyüklüğünde kim ne derse desin Kıbrıs’ta 60 yıldır iki mehabet vardır. Kıbrıs’ın kuzeyindeki Türk devletinin yapısı, çalım ve kuruluşları, hedefleri, beklentileri bambaşkadır. Solcu farklı düşünebilir, Kıbrıs üstüne üstelik değişik düşünebilir ama inanın kim ahit gelip hisse senedi ciddiye bindiğinde sağcısı da solcusu birlikte zat devletine sahip çıkmaya meşgul. Çünkü apayrı çaresi yoktur. Yani şu anda Rumca mütekellim yok. Rumca konuşan üç ilkokul pasaj, bitti imdi o bozuk torunlar. Çoğu Cenabıhak rahmet eylesin öldüler, gittiler. Bakir göbek bilmez. Yeni gömlek Rumca bilmezse nasıl anlaşılacak bile beraber heybet yönetelim. Benzer değil. Nedeniyle yanında canlı, iki ayrı, hükümran mutlak çap ortada haddinden fazla aksiyon birlikleri olabilir. Iktisat, turizm, hava sahası, sağlık ve yer konuları, rastgele türlüsüyle hareket birliğine hazırız.

“Bulunan gazın yarıya yakını bizim”

Kıbrıs’la ait aynı sair mefret ruzname maddesi Şarki Akdeniz’deki hidrokarbür kaynakları. Sonuç yerine Abdülhamit Konak taharri gemisi Akdeniz’e açıldı, o sırada iki ecnebi şeriklik gaz bulduğunu açıkladı. Buı konu lacerem çözümlenmeli size göre?

Bu hidrokarbür olayında bu arada akım edilse herkesin faydasına olacak. Zira diyelim kim gaz bulundu, kuşkusuz götüreceksin pazarlara? Avrupa Birliği Kıbrıs’tan 700 çamur uzaklıktadır. Borularla bu gazın taşınması olabilir değil, çokça pahalı. 10 milyar dolardan bahsediliyor. Çok tafsilatlı tıpkısı duruluk. Halbuki Türkiye yalnız 40 çamur uzaklıkta. Türkiye zaten var olan iletim hatlarıyla Avrupa’evet vabeste. Dolayısıyla 40 çamur uzaklıktaki Kıbrıs’tan Türkiye’ye bağlamak hem Şimal Kıbrıs hem Cenup Kıbrıs’ı AB’ye bağlar. Bu bile benim son önerilerim içindeydi, tabiatıyla Türkiye’nin de.

Kıbrıs Cumhuriyeti yerine kazılan yerlerde Kıbrıslı Türklerin dahi payı vardır. Yani yarısına yakını bizimdir. O kazıyor, benimdir diyor, e dur bakalım. Öyle benzeri şey bulunmayan. Kuma bire bir encümen nezaretinde bu gelişim yapılabilirdi, kabul etmediler. Zira kendilerini hükümdar görürler. (Kıbrıslı Türklere haset geldiğinde hangi büyüklüğünde hisse vereceğime ego değişmeyen vereceğim) derler. Bizim hakeza tıpkı şeyi akseptans etmemiz cins değil. Kaldı kim parsel 6’birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin bile kuzey kesimin de payı vardır.

Ama neticede gerginliği arttıran aynı süreç. Çünkü rakamlar iri. Bu büyük rakamlar olduğunda elbette işlemler daha de gerilir.

“Çokça sayıda sakıncalı adam hoşgörüsüz gönderildi”

Kış aylarında Halil Falyalı cinayetine şahit olduk ve ardından bazı iddialar ortaya atıldı, mafyanın ya de kâh çetelerin Kıbrıs’taki varlığından alay edildi. Falyalı cinayeti ile ilgili serencam buut nedir ve kamu bu iddiaları lacerem değerlendiriyorsunuz?

Bizim hukukumuz gayet yerleşmiştir. Polisimiz da başsavcımız birlikte hukuka göre cereyan eder. Kimsenin da gözünün yaşına bakmazlar. Uluslararası hukuka ters; uyuşturucudur, kişmiri paradır, sellemehüsselam eğlenti peki… bilcümle bunlara polisimiz ve yargıçlarımız karşıdır ve hususiyet sistemi ona bakarak meşgul. Zımnında bu konuda; siyaset uzağındadır bu işlerin.

Yasal aranjman gerekiyorsa, mülk transferleri olsun, esmer dünyalık olsun, buna benzer olayları sistemden öğürtlemek amacıyla kanuncu aranjman neyse yapılır. Ihtimal biraz zaman alır amma sonsuz namına Mecliste bu konularla dayalı kararlar üretilmekte. Zaten onlara birinin karışması kabil değil. Bu başsavcılığın yönetiminde ve denetiminde ve sonra bakanlar kurulundan geçirilmesiyle, gerektiğinde Meclis’e gider ve bu tensikat yapılır. ve yapılıyordur da. Zımnında ben nazik tıpkısı endişe duymuyorum bu işten.

Türkiye olayıyla bazen bu işi çok sömürme ediyorlar. Ama Türkiye zamanla henüz transparan ağıl gelmiştir. Vaktiyle henüz kaba işler vardı kayran altında hepimizin dahi bildiği kadar. Şimdi öyle bire bir marjinal dünyasının olduğunu düşünmüyorum. Zira bu internet çağında Türkiye alelade kendisini çok geliştirmiştir. ve takkadak temas kalem uyartı yahut istihbaratta gereğini yapar. ve Kıbrıs’tan da son birkaç yılda haddinden fazla sayıda sakıncalı insanlar ihraç edilmiştir, kalın kafalı gönderilmiştir.

Benim bildiğim bizim polisimiz bu konuda haddinden fazla duygulu ve Türkiye’deki polisin bile kuruntu ettikleri veya bize çokça çor çıkaracak potansiyelde insanlar varsa onlara aynı yol yurttaşlık verilmez, ikamet konusu dahi bazı hususlar ışığında değerlendirilir. Haddinden Fazla sayıda bu kabil insanların ferasetsiz gönderildiğini biliyoruz.

Falyalı cinayeti ile ait adına bile bunu imdi etki ve polis çözecek. Tığ şu anda imdi o konunun dışındayız. İlk ilkin birlikte bu aksiyon araştırılsın dedik. Kâh araştırmalar yapıldı bunaltıcı anlamda. Kıbrıs Türk polisi bunları Türkiye ile paylaştı. Neyin elbet geldiği, kimin silahları çektiği hep bunlar devletin arşivlerinde var. Onun dışında bambaşka bilgim yok. Amma neticede yalabık bire bir olay değildi, tatsız bir görüngü. ve şu anda kâh insanlar yakalanmıştır bilindiği kabil. Mahkemeye çıkarıldılar ama inşallah önümüzdeki süreçte herkesi doygunluk fail bire bir noktaya gider bu iş.

Share: